TÜRK MEDENİ KANUNUNA GÖRE YASAL MAL REJİMİ OLAN

EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ

         Türk Medeni Kanunumuzda eşlerin evlilik içinde tabi olacağı mal rejimi zaman içinde değişiklik göstermiştir. Kanunumuz eşlerin tabi olabileceği mal rejimlerini sınırlı olarak belirlemiş ve eşlere bu belirlenmiş mal rejimlerinden istediklerini seçme hakkı tanımıştır. Bunlar ; Mal Ayrılığı Rejimi, Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi,Mal Ortaklığı Rejimi

         Bir diğer yandan eşlerin kendi arzuları ile özellikle tabi olacakları mal rejimini seçmedikleri durumlarda ise yukarıda saymış olduğumuz mal rejimlerinden ayrı olarak yasal mal rejimi belirlemiştir. Bu koşullarla eşlerin özel olarak bir başka mal rejimine tabi olmak istediklerini bildirmedikleri halde otomatik olarak yasal mal rejimine tabi olacaktır. Yürürlükteki kanunumuza göre yasal mal rejimi Edinilmiş Mallara Katılma rejimidir.

YASAL MAL REJİMİ DIŞINDA KANUNDA SAYILAN MAL REJİMLERİ

         1-Mal Ayrılığı Rejimi : Bu rejimde eşlerden her biri kendi mal varlığı üzerinde mülkiyet hakkının kendisine tanıdığı yasal sınırlar içerisinde kullanma, yararlanma, tasarruf etme hakkına sahiptir.

         Bu mal ayrılığı rejiminde kime ait olduğu tespit edilmeyen malların eşlerin ikisinin paylı mülkiyetinde kabul edilmesi kurala bağlanmıştır. Söz konusu kural taşınmaz, araç, banka hesabı vs gibi kimin mülkiyetinde  olduğunun rahatça tespit edildiği malvarlıklarının dışındakiler için son derece önemlidir.

Bu rejimde eşlerden her biri kendi borcundan kendisine ait olan malvarlığı ile sorumludur.

Mal ayrılığı rejimi özellikle 2002 yılı öncesinde kanunen kural mal rejimi olarak belirtilmiş olduğundan, bir kısmı 2002 yılı öncesine denk gelen evlilikler için ayrı bir öneme sahiptir.

2-Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi :  Bu rejimde de eşlerden her biri kendi mal varlığı üzerinde mülkiyet hakkının kendisine tanıdığı yasal sınırlar içerisinde kullanma, yararlanma, tasarruf etme hakkına sahiptir.

Bu mal ayrılığı rejiminde de kime ait olduğu tespit edilmeyen malların eşlerin ikisinin paylı mülkiyetinde kabul edilmesi kurala bağlanmıştır. Yine mal ayrılığı rejiminde olduğu gibi eşler kendi borçlarından kendilerine ait malvarlığı ile sorumlu olurlar.

Kanun koyucumuz paylaşmalı mal ayrılığı rejimine ilişkin kurallar koyup mal ayrılığı rejiminin de bu kurallara tabi olduğunu belirtmekle yetinmiştir.

3–Mal Ortaklığı Rejimi : Bu rejimde isminden de anlaşılacağı üzere evlilik içerisinde malvarlığı bir ortaklıktaki mal varlığına benzetilmiştir. Bu nedenle bu rejimde eşlerin sahip olabileceği iki türlü malvarlığı vardır. Bunlardan biri her iki eşin üzerinde birlikte malik oldukları ve birbirleri olmadan bu malvarlığı üzerinde işlem yapma ehliyetlerinin bulunmadığı ortaklık malları,  diğeri ise her eşin yalnızca kendisine ait olan kişisel mallardır. Ancak bu rejimde kanun koyucu yasal çerçevesini belirleyerek eşlere hangi değerlerin ortaklık malının dışında tutulacağını kararlaştırabilecekleri bir serbesti tanımıştır. Örneğin eşlerden birinin elde ettiği gelir kural olarak ortaklık malvarlığı sayılsa da eşler bu geliri yapacakları anlaşma ile ortaklık malı dışında tutabilirler.

EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA  REJİMİ

         01.01.2002 sonrası için kural mal rejimi olan bu rejimde iki tür mal  bulunmaktadır.  Bunlardan biri “edinilmiş mal” diğeri ise “kişisel mal” dır. Söz konusu rejimin sona ermesi ve tasfiyesinin sağlıklı yapılabilmesi için bu kavramlara hakim olmak gerekmektedir. Bu nedenle öncelikle bunları açıklığa kavuşturalım.

A-HANGİ DEĞERLER EDİNİLMİŞ MAL NİTELİĞİNDEDİR?

         Edinilmiş Mal: Her eşin evlilik içerisinde mal rejimi devam ettiği süre boyunca karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Edinilmiş malların bu genel tanımından sonra kanunda da hangi değerlerin edinilmiş mal olarak kabul edileceği  örneklenmiştir.

  1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler, (Örnek: Maaş)
  2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
  3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar, (Örnek: İş yerinde geçirilen bir kaza sonucunda işçinin bedensel zarar görmesi ve bu sebeple kendisine ödenen bedel)
  4. Kişisel mallarının gelirleri, (Örneğin: Eşlerden birinin babasından miras kalan evinden elde ettiği kira geliri )
  5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.(Örnek: Eşlerden birinin maaşlarını biriktirerek aldığı araba )

         Görüleceği üzere kanun koyucu bu örnekleri sınırlama amacıyla vermemiş uygulamada örnek olabilmesi için saymıştır. Bu nedenle bu sayımdan yola çıkarak bir malvarlığı değerinin kişisel mal mı edinilmiş mal mı olduğunu tespit edebilirsiniz. Bu hususta uygulamada verilen yüksek mahkeme kararları da yol gösterici olmaktadır.

         B-HANGİ DEĞERLER KİŞİSEL MAL NİTELİĞİNDEDİR?

         Bu konuda tanıma geçmeden önce kural olarak bazı değerlerin kanunen kişisel mal olduğunu ancak eşlerin yapacakları anlaşma ile kişisel mallarının kapsamını genişletebileceklerini belirtelim. Şöyle ki ;

         Kanuna göre kişisel mallar :

  1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
  2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
  3. Manevî tazminat alacakları,
  4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.

         Eşlerin yapacağı mal rejimi sözleşmesi neticesinde kişisel mal kabul edilebilecek değerler :

=>Bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerleri (Yukarıda verdiğimiz örneğe göre eşin çalışması karşılığı elde ettiği maaş kural olarak o eşin edinilmiş malıdır. Ancak mal rejimi sözleşmesi ile bu maaşın kişisel mal olacağı kararlaştırılabilir. )

=>Kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler.( Yukarıda vermiş olduğumuz örnekte eşlerden birine babasından kalan evin kira geliri kural olarak o eşin edinilmiş malıdır. Ancak yapacakları mal rejimi sözleşmesi ile bu kira gelirini de kişisel mal olarak kabul edebilirler. )

         Kanun koyucu yalnızca bu iki değerin edinilmiş mal olmasına rağmen kişisel mal olarak kararlaştırılabileceğini düzenlemiştir. Bunun aksine düşünce eşlerin istedikleri gibi mal varlıklarını edinilmiş mal, kişisel mal olarak belirleyebilmesi anlamına gelirdi ki bu da söz konusu rejime ait kuralları uygulanamaz hale getirirdi.

Türk Medeni Kanunu Mal Rejimi

Yani bu rejimde her bir eşe ait iki malvarlığı değeri vardır. Bir malın edinilmiş mal olması, o malın  eşlerin ortak mülkiyetinde olduğu anlamına gelmez. Uygulamada en çok karıştırılan konulardan biri de budur.

C-MALIN KİME AİT OLDUĞUNUNASIL İSPAT EDERİZ?

         Eğer eşlerden biri  bir mal varlığı değerinin kendisine ait olduğu iddiası içerisinde ise bu hususu kendisinin ispat etmesi gerekecektir. İspat ederken her türlü delille bu hususu ispat edebilir. Bir malın kime ait olduğu ispat edilemiyorsa bu mal her ikisinin de paylı mülkiyetinde kabul edilir.

         Yine bir malvarlığı değerinin eşlerden kime ait olduğu biliniyor ancak bu malvarlığı değerinin kişisel mal mı edinilmiş mal mı olduğu tespit edilemiyorsa, o malvarlığı değeri o eşin edinilmiş malları arasında sayılır. Yani bir eş kendisine ait bir malvarlığı değerinin kendi kişisel malı olduğunu iddia ediyorsa, bunu ispatlayamadığı takdirde edinilmiş mal olarak kabul edilerek tasfiyeye dahil edilir.

         D-MAL REJİMİ NE ZAMAN SONA ERER?

=>Eşlerden birinin ölümü halinde ölüm anında

=>Eşlerin başka bir mal rejimini kabul etmesi ile kabul anında

=>Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere

sona erer.

         Mal rejiminin hangi koşullarda ve ne zaman sona ereceği uygulamada da çok önem arz eder. Şöyle ki; tarafımıza gelen şikayetler arasında , boşanma davası devam ederken  birlikte aldıkları ancak diğer eş  adına kayıtlı olan aracın, diğer eş tarafından satışa çıkarılması konusu azımsanmayacak yoğunluktadır. Ancak boşanma halinde mal rejimi boşanma davasının açıldığı anda sona ermiş sayılır. Bu durumda da boşanma davası devam ederken satılan mallar da tasfiyeye dahil edilecektir.

         Dikkat etmek gerekir ki her ne kadar mal rejimi boşanma davasının açıldığı anda sona erse de bunun için ön koşul boşanmanın gerçekleşmiş olmasıdır. Boşanmanın  hukuken gerçekleşmesi için de verilen boşanma kararının kesinleşmiş olması şarttır.

         E-MAL REJİMİ SONA ERDİĞİNDE NE YAPILIR?

         1-Öncelikle her eş kendisine ait malları diğer eşten alır. (Burada malın edinilmiş mal mı, kişisel mal mı olduğuna bakmıyoruz. Mülkiyeti bize ait olan malı alıyoruz.)

         2-Eğer bir mal eşlerin paylı mülkiyetinde ise yani her ikisine de aitse eşlerden biri o malvarlığının kendisinde kalması konusunda diğer eşten daha üstün yararı olduğunu ispat eder ve diğerinin payına düşen miktarı öderse malın kendisinde kalmasını sağlayabilir. Paylı mülkiyete tabi mallar konusunda kanunun tanıdığı diğer olanaklar da mevcut olup bir başka yazımızın konusu olabilir.

         3– Eşler birbirlerine olan borçları için karşılıklı düzenleme yapabilirler.

         4-Eşlerin her birinin kişisel malı ve edinilmiş malları ayrılır. Malın kişisel mi edinilmiş mi olduğu mal rejiminin sona erdiği andaki durumuna göre ayrılır.

         5- Her eşin edinilmiş malına aşağıda yazılan değerler eklenir.

  1. a. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar, (Kural olarak boşanmalar bir anda gerçekleşmez ve eşler muhtemel boşanma sonrası diğer eşe ödenecek katılma payını azaltmak için üçüncü kişilere normalin üzerinde hediyeler verir. Kanun koyucu bu kötü niyetli girişimleri engellemek için bu kuralı getirmiştir. )
  2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler.(Eşiniz çalışıp kazandığı maaş ile sürekli başkasının adına sırf katılma payınızı azaltmak için üçüncü kişinin adına ev alıyorsa )

         6- Tespit edilen kişisel mallardan edinilmiş mallara veya edinilmiş maldan kişisel mala değer kayması varsa bu denkleştirilir. Buradaki denkleştirme her eşin kendisine ait mal varlığı arasında yapılıyor. Örneğin kişisel mal niteliğinde paranız var, yine size ait ancak maaşınız karşılığında satın olmuş olduğunuz evin tadilata ihtiyacı var. İşte burada kişisel mal değerinizden edinilmiş malınıza bir değer kayması vardır. Bu hususta denkleştirme yapılır. )

         7- Her bir eşin malvarlığının artık değeri tespit edilir. Artık değer eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır. Yani burada her eşin edinilmiş malının net değeri tespit edilir.

         8– Her eşin diğer eşin tespit edilen artık değerinin yarısı üzerinde hak sahibi olur. Burada elde edilen hak ayni hak olmayıp alacak hakkıdır. Örnek vermek gerekirse eşinizin artık değeri 100 TL, sizin artık değeriniz 50 TL ise; eşinizin sizden alacağı 25 TL , sizin eşinizden alacağınız 50 TLdir.

         9- Alacaklar takas edilir hak sahipliği belirlenir. ( Eşinizden 25TL alacaklı oldunuz.)

F-YASAL MAL REJİMİNDE EŞLERİN BİRBİRLERİNDEN TALEP EDEBİLECEKLERİ ALACAK KALEMLERİ  NELERDİR?

         1- Katılma Payı : Yukarıda da anlatmış olduğumuz üzere her eş, diğer eşin yukarıda anlatılan usul doğrultusunda tespit edilecek ARTIK DEĞERİ nin yarısı üzerinde alacak hakkına sahip olur. Bu alacak KATILMA PAYI alacağıdır.

         Görüleceği üzere katılma payı her bir mal için ayrı ayrı değil de bu malların bütünün  tespitedilerek neticesinde hesaplanabilecek bir değerdir. Bir eşin diğer eşten katılma payı istemesi için kendisinin çalışıyor olması, malvarlığı alınırken buna katkı sağlaması vs gerekmemektedir.

         Mal rejimini sona erdiren en yaygın sebep boşanmadır. Boşanmanın hangi nedenle gerçekleştiği ise eşlerin birbirinden talep edeceği katılma payı için önemlidir. Şöyle ki ;

         “Zina” veya “hayata kast” nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.

         2-Değer Artış Payı :  Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına değer artış payı alacağı denir.

         Bu alacak türünde katılma payından farklı olarak eşin talep edebilmesi için ;

         -Malvarlığı değerinin diğer eşe ait olması

         -Bu malvarlığının diğer eş tarafından alınmasına, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmuş olması

         -Bu katkının hiçbir karşılıkolmadan  ya da yapılan katkıya uygun olmayan bir karşılık alınarak yapılmış olması

         -Bu malvarlığı değerinde tasfiye anında artış olması gerekir.

         Bu şartlar sağlandığında ancak yapmış olduğu katkı, katkının yapıldığı zamandaki malın değerine oranlanır ve bu oran tasfiye anında maldaki değer artışına uygulanarak eşin değer artış payı hesaplanır.

Yargıtay

YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA MAL REJİMLERİ

***KATILMA PAYI ALACAĞININ ZAMANAŞIMI***

         “…Boşanma davası 4.4.2005 tarihinde kesinleşmiş, davacı 14.4.2006 tarihinde davasını açmıştır.

         Davalı vekili 20.06.2006 havale tarihli dilekçesinde Türk Medeni Kanunu’nun 178. maddesinde yazılı bir yıllık süre geçtiğinden bahisle zamanaşımı definde bulunmuş, mahkemece dava tarihi ile boşanma hükmünün kesinleştiği tarih arasında bir yıldan fazla zaman geçtiği gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 178.nci maddesinde yeralan bir yıllık zamanaşımı süresi, boşanmanın ferisi olan tazminat ve nafaka taleplerine ilişkindir. Katkı ve katılma payı alacağının zamanaşımı konusunda 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda bir hüküm mevcut değildir. Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on senelik zamanaşımına tabidir. Borçlar Kanunu’nun 125. maddesindeki “bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir” hükmündeki ( her dava ) sözcüklerini “bütün alacaklar” tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir. ( MK.m.225 ) Türk Medeni Kanunu’nun genel nitelikli hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Kanunu’nun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Olayda, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Bu nedenle davalının zamanaşımı def’inin reddi ile işin esası hakkında gösterilecek deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.”

(T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2007/6331 K. 2008/5733 T. 21.4.2008)

**KİŞİSEL MAL İDDİASININ HER TÜRLÜ DELİLLE İSPATLANABİLECEĞİ BU NEDENLE YEMİN HAKKININ HATIRLATILMASI GEREKTİĞİ **

         “…Davacı-karşı davalı ( koca )’nın talebi, hem katılma alacağını hem de değer artış payını kapsamaktadır. Davacı-karşı davalı ( koca ), davalı-karşı davacı ( kadın ) adına alınan davaya konu taşınmazda herhangi bir katkısı olduğunu ve dava konusu taşınmazın davalı-karşı davacı kadının kişisel malı olmadığını mevcut delilleri ile kanıtlayamamıştır. Ancak, davacı-karşı davalı ( koca ) yemin deliline de dayandığı halde, kendisine yemin teklif etme hakkı hatırlatılmamıştır. Davacı-karşı davalı ( koca )’ya yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılarak, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 225 ve devamı maddelerindeki yeminle ilgili usul işlemleri yerine getirilip, gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olmuştur…”

(T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2014/18338 K. 2014/21355 T. 3.11.2014)

***KATILMA PAYI VE DEĞER ARTIŞ PAYI ALACAĞINDA FAİZ BAŞLANGIÇ TARİHİ***

         “Davacı …vekili, evlilik birliği içinde davalı erkek adına edinilen bir adet taşınmaz ve araç yönünden mal rejiminin tasfiyesini talep etmiştir.

Davalı …vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 65.620,36 TL. mal rejimi tasfiyesinden doğan katılma payı alacağının 10.000,00 TL’sine dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 55.620,36 TL’sine ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içinde faiz başlangıç tarihi yönünden davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı lehine hükmedilen alacak, katılma alacağı niteliğindedir. TMK’nin 239/son maddesinde; “…aksine anlaşma yoksa tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına ve değer artış payına faiz yürütülür…” yazılıdır. Yargıtay’ın ve Dairemizin kökleşmiş uygulamalarına göre tasfiye tarihi karar tarihidir. Mahkemece, karar tarihi olan 07.03.2016 tarihinden itibaren alacağa faiz yürütülmesi gerekirken, dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faiz yürütülmüş olması doğru olmamıştır. Ne var ki, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.

SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeple hüküm fıkrasının (1) numaralı bendindeki ” 10.000 TL.sine dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 55.620,36 TL.sine ıslah tarihi olan 26/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, yerine ”karar tarihi olan 07.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte” kelimelerinin yazılmasına, HUMK’nun 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, taraflarca HUMK’nin 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 18.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

(T.C. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2016/8534 K. 2018/15830 T. 18.9.2018)

***EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA MAL REJİMİNDE TALEP EDİLECEK HAKLAR VE NİTELİKLERİ  ***

  • DEĞER ARTIŞ PAYI (Katılma Alacağı İstemi – Eşlerden Biri Diğerine Ait Malın Edinilmesine İyileştirilmesine veya Korunmasına Hiç ya da Uygun Bir Karşılık Almaksızın Katkıda Bulunmuş İse Tasfiye Sırasında Bu Malda Ortaya Çıkan Değer Artışı İçin Katkısı Oranında Alacak Hakkına Sahip Olacağı)
  • KATILMA ALACAĞI (Değer Artış Payı İstemi – Eklenecek Değerlerden ve Denkleştirmeden Elde Edilen Miktarlar da Dahil Olmak Üzere Edinilmiş Malın Toplam Değerinden Mala İlişkin Borçlar Çıkarıldıktan Sonra Kalan Artık Değerin Yarısı Üzerinden Tarafların Kazanılmış Hakları da Dikkate Alınarak Hesaplanacağı)
  • EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ (Değer Artış Payı ve Katılma Alacağı İstemi – Eşlerden Biri Diğerine Ait Malın Edinilmesine İyileştirilmesine veya Korunmasına Hiç ya da Uygun Bir Karşılık Almaksızın Katkıda Bulunmuş İse Tasfiye Sırasında Bu Malda Ortaya Çıkan Değer Artışı İçin Katkısı Oranında Alacak Hakkına Sahip Olduğu)
  • ARTIK DEĞER (Değer Artış Payı ve Katılma Alacağı İstemi – Eklenecek Değerlerden ve Denkleştirmeden Elde Edilen Miktarlar da Dahil Olmak Üzere Edinilmiş Malın Toplam Değerinden Mala İlişkin Borçlar Çıkarıldıktan Sonra Kalan Artık Değerin Yarısı Üzerinden Tarafların Kazanılmış Hakları da Dikkate Alınarak Katılma Alacağının Hesaplanması Gerektiği)
  • KATILMA REJİMİNDE EŞLERE TANINAN HAK (Ayni Bir Hak Olmayıp Alacak Niteliğinde Şahsi Bir Hak Olduğu – Değer Artış Payı ve Katılma Alacağı İstemi)

4721/m.202,227,236,229,230,219,231,236/1

ÖZET : Dava, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir. Sözleşmeyle başka rejim seçilemediğinden eşler arasında yasal “edinilmiş mallara katılma” rejimi geçerlidir. Eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur. Katılma rejiminde; eşlere tanınan bu hak, ayni bir hak olmayıp, alacak niteliğinde şahsi bir haktır. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin yarısı üzerinden tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması ve davacının, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında değer artış payı alacağı bulunduğunun dikkate alınması gerekir.

DAVA : S. A. ile H. Y. aralarındaki değer artış payı ve katılma alacağı davalarının reddine dair Eskişehir 1. Aile Mahkemesinden verilen 16.06.2011 gün ve 676/626 sayılı hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiş ise de; duruşma talebinin değer yönünden reddine karar verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, tarafların 1990 yılında evlendiklerini evlilik birliği içerisinde alınarak davalı adına tescil edilen 8843 ada 19 parsel üzerindeki binanın alınmasına ve edinilmesine ziynet eşyalarını satmak suretiyle katkıda bulunduğunu taşınmaz üzerinde alacağı olduğunu, ancak davalının taşınmazı muvazaalı olarak devrettiğini açıklayarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 5.000 TL’nin davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, davanın yersiz açıldığını, taşınmazın vekil edeninin babası tarafından verilen parayla alındığını, davacının katkısı bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, davacının katkısını kanıtlayamadığı, taşınmazın davalının babası tarafından yapılan yardımla alındığı, her ne kadar davacı tarafından muvazaaya dayalı tapu kaydının iptali için Eskişehir 2.Aile Mahkemesinin 2006/657 Esas sayılı dosyasında dava açmış ise de, anılan dosyanın beklenmesinin sonucu etkilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar, 18.01.1990 tarihinde evlenmişler, 11.02.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 17.02.2008 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. Sözleşmeyle başka rejim seçilmediğinden eşler arasında yasal “edinilmiş mallara katılma” rejimi geçerlidir (TMK. m. 202). Söz konusu mal rejimi, boşanma davasının açıldığı 11.02.2008 tarihinde sona ermiştir (TMK.nun 225 /son). Dava konusu 8843 ada 19 parsel, 02.04.2004 tarihinde satın alınarak davalı H. Y. adına tescil edilmiş, 18.01.2006 tarihinde satış yoluyla dava dışı Murat Çırak’a devredilmiş, davacının muvazaaya dayalı tasarrufun iptaline ilişkin dava açması üzerine Eskişehir 2.Aile Mahkemesinin 27.03.2012 tarihinde kesinleşen 2006/657 Esas 2007/435 Karar sayılı ilamıyla satış iptal edilmiştir.

Mahkemece, yazılı şekilde gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de ulaşılan sonuç toplanan deliller ve dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 02.04.2004 tarihinde satış yoluyla davalı adına tescil edilmiştir. Eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur (TMK.m.227). Eşlerden birine ait edinilmiş mallar üzerinde, diğer eşin mülkiyet veya diğer bir ayni hak talebi söz konusu değildir. Yani katılma rejiminde; eşlere tanınan hak, ayni bir hak olmayıp, alacak niteliğinde şahsi bir haktır. Sadece mal rejimi sona erdiğinde, eşlerin edinilmiş mallara ilişkin artık değerler üzerinde karşılıklı alacak hakkı vardır (TMK.236.m ).

Dosya kapsamı ve dava dilekçesindeki açıklamalara göre, davacı taşınmazın alınması sırasında kişisel malı niteliğindeki bileziklerini bozdurarak taşınmazın alınmasına katkıda bulunmuş olup dava değer artış payı ve katılma alacağı isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması ve TMK.nun 227. maddesi hükümleri uyarınca; davacının bileziklerini bozdurmak suretiyle verdiği 2000-3000 TL nedeniyle tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında değer artış payı alacağı bulunduğunun dikkate alınması, ondan sonra yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde kalan artık değer üzerinden davacının katılma alacağının belirlenmesi, lüzum halinde uzman bilirkişilerden denetime açık rapor alınması gerekirken hatalı değerlendirme sonunda yasal ve yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 02.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2012/5806 K. 2012/6641 T. 2.7.2012


Avukat Asilcan Tuzcu Hukuk Bürosu

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Asilcan Tuzcu’ya aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Soru ve Yorumlar İçin Uyarı

Hukuki sorunlara dair her türlü görüş, yorum ve sorularınız bize iletmek için tıklayın.