Tasarrufun İptali Davası, borçlunun alacaklılarına zarar veren bazı tasarruflarını, dava açan alacaklının alacağı ölçüsünde hükümsüz hale getirmeye yarayan dava olarak tanımlanabilir. İcra takibi başlatılması ve borçlunun malvarlığına haciz kayıtlarının işlenmesi ile bu malvarlığı üzerinde tasarruf yetkisi kısıtlanmaktadır. Ancak çoğu zaman borçlu, hakkında icra takibi başlatılacağının ve sahip olduğu malvarlığı üzerine haciz kaydı işleneceğini bildiğinden alacaklılara zarar vermek kastıyla, henüz tasarruf yetkisi kısıtlanmadığı dönemde bir takım hukuki işlemler yapar. İş bu iptal davasının amacı da borçlunun tasarruf yetkisinin kısıtlanmadığı dönemde, alacaklılarına zarar vermek kastıyla malvarlığı üzerinde yapmış olduğu hukuki işlemi, alacaklının alacağı ölçüsünde iptal etmek ve alacaklının alacağını dava konusu mal üzerinden, mal sanki hala borçlununmuş gibi cebri icra yoluyla tahsil etmektir.

Tasarrufun İptali Davası dava konusu malın aynına ilişkin olmayıp kişisel bir davadır. Bu anlatımdan kasıt iş bu davanın sonunda iptale tabi malvarlığı gerçek anlamda borçlunun malvarlığına geri dönmemekte, yalnızca alacaklının alacağı ölçüsünde mal cebri icra yoluyla sanki borçlunun malvarlığıymışçasına sattırılmakta ve alacak bu şekilde tahsil edilmektedir. Malın değerinin alacak değerinden fazla olması halinde de fazla olan kısım borçluya değil lehine tasarruf yapılan kişiye verilmektedir.

TASARRUFUN İPTALİ DAVASINI KİM AÇABİLİR ?

Haciz yolu ile icra takibinde kesin veya geçici  aciz belgesi sahibi alacaklı

İflas yolu ile takipte aciz belgesine gerek olmadan iflas dairesi ya da iflas dairesinin bu davayı açmak istememesi durumunda dava hakkı kendisine devredilmiş alacaklı

TASARRUFUN İPTALİ DAVASININ DAVALISI KİMLERDİR?

Haciz Yolu ile Takipte tasarrufta bulunan borçlu (mirasçıları), lehine tasarruf yapılan üçüncü kişi(mirasçıları), tasarruf konusu mal veya hakkı üçüncü kişiden devralmış olan kötüniyetli dördüncü kişi,

İflas Yolu İle Takipte iptale tabi tasarruftan yararlanan üçüncü kişi ile varsa kötüniyetli dördüncü kişiler ve bu kişilerin mirasçıları

TASARRUFUN İPTALİ DAVASINDA DAVA DEĞERİ NEYE GÖRE BELİRLENİR ?

Tasarrufun iptali davası malın aynına ilişkin olmayıp kişisel bir dava olduğundan alacaklının elindeki aciz belgesinde belirtilen ödenmemiş alacak ile, iptale tabi tasarrufun değerinden az olana göre belirlenir.

HANGİ TASARRUFLARIN İPTALİ İÇİN DAVA AÇILABİLİR?

İptal davasının konusu olabilecek tasarruflar İİK kanununda özel olarak üç ayrı grup halinde düzenlenmiştir.

1İİK 278. Maddesinde  Düzenlenen İptale Tabi Tasarruflar ;

Haciz yolu ile Takipte  kesin yada geçici aciz vesikasının alınmasından geriye doğru 2 yıl içinde, hacze konu borcun en eskisinin doğumu ile aciz vesikaları alınması tarihleri arasında yapılmış olması koşuluyla,mutat olmayan, ivazsız tasarruflar ve bağışlamalar iptale tabidir.

İflas Yolu İle Takipte iflasın açılmasından geriye doğru 2 yıl içinde, iflas masasına kabul edilen alacaklardan en eskisinin doğumu ile  iflasın açılması tarihleri arasında yapılmış olmak koşuluyla mutat olmayan ivazsız tasarruflar ve bağışlamalar iptale tabidir

       01.01.2016                 01.01.2017                      01.01.2018        01.01.2019

                A Tasarrufu      Borcun                          B Tasarrufu     Aciz Belgesi

            Doğumu

Zaman Çizgisine Göre A Tasarrufu: İİK 278. Maddesine Göre Tasarrufun İptali davasına konu edilmez. Çünkü borcun doğumundan önce yapılmıştır.

Zaman Çizgisine Göre B Tasarrufu: İİK 278. Maddesine Göre Tasarrufun İptali Davasına Konu Edilebilir. Çünkü borcun doğumu ile aciz belgesi alınması tarihleri arasında yapılmış olup, aciz belgesi alınmasından önceki 2. Yıllık döneme denk gelmektedir.

Kanun koyucu maddede belirli tasarrufları özel olarak belirterek bu tasarrufların bu madde açısından bağışlama gibi değerlendirilmesini istemiştir. Bunlar;

*Karı ve koca ile usul ve füru, sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar,

*Akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler,

*Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartıyla irat ve intifa hakkı tesis ettiği akitler ve ölünceye kadar bakma akitleri.

2-İİK 279. Maddesinde Düzenlenen İptale Tabi Tasarruflar

Kesin yada geçici aciz vesikasının alınmasından  geriye doğru 1 yıl içinde yapılması şartıyla ;

-Borçlunun teminat göstermeği evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler; (yani borçlunun esasında önceden bir borcu var ancak bu borcu temin etmek için örneğin  ipotek vermemiş daha sonra veriyor bu hallerde )
-Para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemeler; ( çek senet ve mutat ödeme araçlarındandır ancak bazı borçlar vardır ki bunlara karşı para, çek  vermek yerine tuhaf şekilde ev devredilmiştir bu hallerde )
Vadesi gelmemiş borç için yapılan ödemeler.( kişinin bir borcu var, iki yıl sonra daha vadesi gelecek ancak bu kişi vadesi gelmeden önce ödemişse bu hallerde)
– Kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya verilen şerhler.

Ancak bu maddeye dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasında lehine tasarruf yapılan kişiye kurtulma şansı tanınmıştır. Öyle ki ;

Bu tasarruflardan istifade eden kimse borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğini ispat eylerse iptal davası dinlenmez.

3-İİK 280. Maddesinde Düzenlenen İptale Tabi Tasarruflar

Malvarlığı borçlarına yetmeyen borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yapmış olduğu işlemler, işlemin zarar verme kastı ile yapıldığı ve borçlunun mali durumunun işlemin tarafı olan üçüncü kişi tarafından bilinmesi veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunması ile iptali isteyen kişi tarafından işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde icra takibi başlatılmış olması halinde iptal edilebilir.

Üçüncü kişinin borçlunun mali durumunu ve alacaklıya zarar verme kastının biliyor kabul edildiği özel durumlar :

Üçüncü şahıs, borçlunun karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımları, evlat edineni veya evlatlığı ise borçlunun birinci fıkrada beyan olunan durumunu bildiği farz olunur. Bu tasarruflardan istifade eden kimse borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğini ispat eylerse iptal davası dinlenmez

Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla  hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir.

İPTAL DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME

Haciz yolu ile takipte görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.

İflas yolu ile takipte  görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir  ancak; iptal davası istihkak davasına karşılık olarak karşı dava şeklinde açılmışsa görevli mahkeme İcra Hukuk Mahkemesidir, iptal davası sıra cetveline itiraz davası şeklinde açılmışsa iflasa karar veren yerdeki ticaret mahkemesi görevlidir.

İPTAL DAVASINDA YETKİLİ MAHKEME

İİK nunda iptal davasına ilişkin özel olarak düzenlenmiş bir yetki kuralı bulunmadığından HMK da yer alan yetkiye ilişkin kurallar uygulanacaktır.

Özel olarak vurgulamak gerekir ki iş bu dava taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığından taşınmazın bulunduğu yer şeklindeki kesin yetki kuralı burada uygulanmaz.

TASARRUFUN İPTALİ DAVASINDA İHTİYATİ HACİZ KARARI 

Tasarrufun iptali davasında, iptale konu mal hakkında ve mal elden çıkarılmışsa yerine geçen kaim değere karşılık paraya çevrilebilecek haczi kabil mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verilebilir. İhtiyati haciz talebi tasarrufun iptali davası açılmadan önce talep edilebileceği gibi, dava ile birlikte de talep edilebilir. Mahkemece teminatın gerekip gerekmediğine ve miktarına karar verilecektir. Ancak yerine geçen kaim değer nispetinde verilecek ihtiyati haciz kararlarında mutlaka teminat alınmalıdır.

Uygulamada yazılan ihtiyati haciz kararını mahkeme çoğu zaman alacaklıya vermekte alacaklı davasına dayanak olan icra takip dosyasına kararı sunarak ihtiyati haciz kararını icra dairesi eliyle uygulatmakta, kimi zaman da mahkemeler ihtiyati haciz kararını doğrudan doğruya Tapu Sicil Müdürlüklerine bildirip taşınmazın tapu kaydına ihtiyati haciz şerhini işletmektedir.

TASARRUFUN İPTALİ DAVASININ SONUÇLARI

Dava Reddedilirse ;Davayı kaybeden davacı yargılama giderlerini ve nispi vekâlet ücretini ve nispi karar ve ilam harcını ödemeye mahkum edilir.

Dava Kazanılırsa ;

Davanın konusu taşınır ise alacaklı mahkeme kararını icra takip dosyasına sunarak söz konusu malın haczedilmesini ister.

Eğer davanın konusu alacağın temlikiise , mahkemece temlik alacaklısının  temlik aldığı alacağın tahsil etmiş olduğu kadarlık kısmını davacıya geri vermesine, tahsil etmediği kısımları hakkında da alacaklıya cebri icra yetkisi verilmesine karar vermelidir.

Davanın konusu taşınmaz ise, mahkemece bu taşınmaz üzerinde alacaklıya doğrudan cebri icra yetkisi vererek haczedilip satılmasına imkan verir.

Kazanılan davanın konusu rehin hakkı ise alacaklı bu rehin yokmuşçasına malı sattırabilir.

Eğer borçlu ile tasarrufa tabi işlemi yapan üçüncü kişi de söz konusu malları elinde çıkarmışsa artık iptal davası bu malların yerine geçen değere ilişkin olur. Bu halde iptal davasının davalısı bu değer oranında tazminata hükmedilir. Hükmedilecek tazminatın, alacak miktarını geçmemesi gerekir. İş bu tazminat kararı kesinleşmesi beklenmeden icra edilebilir bir karardır.

YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA TASARRUUN İPTALİ

***ACİZ VESİKASI YARGILAMANIN HER AŞAMASINDA SUNULABİLİR ***

“…Somut olayda, dava dayanağı takip dosyasında borçlu adresinde 01/07/2013 tarihli haciz tutanağının bulunduğu ve hacze kabil mal bulunmadığı ayrıca 12/07/2013 tarihli haciz tutanağı bulunduğu bunların İİK’nun 105.maddesi anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, ayrıca dairemizin yerleşik uygulamasına göre kesin ya da geçici aciz vesikasının yargılamanın her aşamasında hatta temyiz aşamasında da verilebileceğinden mahkemece aciz vesikasının sunulması için kesin süre verilmesi de yerinde olmamış bu nedenlerle 01/07/2013 tarihli haciz tutanağı ile 12/07/2013 tarihli haciz tutanağının İİK’nun 105.maddesi anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğundan davanın esasına girilerek, taraf delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir…”

T.C. YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2016/18351 K. 2019/5267

29.4.2019

***BORÇLUNUN TAŞINMAZLARININ BULUNMASI KARŞISINDA HACİZ TUTANAĞINDA  HACZE KABİL MAL BULUNMADIĞI İBARESİNİN HACİZ TUTANAĞINA GEÇİCİ ACİZ VESİKASI NİTELİĞİ KAZANDIRIP KAZANDIRMAYACAĞI SORUNU***

“…Uyuşmazlık borçlunun aciz halinin var olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Borçlu adresinde 23.05.2013 tarihinde haciz yapılmış ve hacze kabil mal bulunmamış ise de Mahkemece 23.05.2013 tarihli haciz tutanağı, borçlunun araç ve taşınmaz malları bulunduğu gerekçesi ile geçici aciz belgesi olarak kabul edilmemiştir. İcra dosyası kapsamından davalı borçlu şirket adına kayıtlı araç ve taşınmaz malların olduğu anlaşılıyor ise de gelen bir kısım kayıtlardan taşınır  ve taşınmaz üzerinde bir çok haciz ve ipotek olduğu görülmektedir.

Yapılacak iş, borçlu adına kayıtlı tüm araç ve taşınmaz malların üzerindeki haciz, ipotek ve diğer sınırlamaları gösterir şekilde celp edilerek, gerekirse değerleri konusunda kıymet takdiri yapılarak, araç ve taşınmazın değerlerine göre üzerlerindeki haciz ve ipotekleri karşılamaya giderek davacının alacaklarını karşılamaya elverişli olup olmadığı tespit edilerek borçlunun aciz halinin belirlenmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı oluşmuştur…”

T.C. YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2016/9229 K. 2019/6026

14.5.2019

***MUVAZAALI İŞLEMLERİN TASARRUFUN İPTALİ DAVASINA KONU OLAMAYACAĞI***

…Borçlu ile üçüncü kişi arasındaki alacaklıya zarar vermeye yönelik muvazaalı işlemler olarak yapılan bir niteleme ile hem BK 19’a göre geçersizliğin tespiti davası hem de İİK m. 277 dayalı tasarrufun iptali davası açılamaz. Burada maddi hukukun tanıdığı talep hakkı (muvazaa nedeniyle hükümsüzlük) ile takip hukukunun sağladığı talep hakkının (tasarruf iptali) yarışması (hakların yarışması) söz konusu değildir. Çünkü borçlu ile üçüncü kişi arasındaki hukuki fiil geçerli ise muvazaa davası açılamaz. Tersi durumda da iptal dava açılamaz. Dolayısı ile her iki davanın açılabilme konuları (koşul vakıaları) birbirinden farklıdır. Bu davalar iki ayrı hak arama yolunu düzenleyen bir birinden ayrık hükümlere dayanmaktadır (Erdönmez s.28).O hâlde açılan davanın TBK 19 maddesine dayalı tapu iptal ve tescil davası mı yoksa İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası mı olduğunun mahkemece açıklığa kavuşturulduktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir…”

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2019/351 K. 2019/624 T. 28.5.2019

***REHİN AÇIĞI BELGESİ GEÇİCİ ACİZ VESİKASI SAYILMAYIP İPTAL DAVASI AÇMA HAKKI VERMEZ***

“…Dava konusu olayda, alacaklı kesin aciz vesikası almamış ve yapılan haciz işlemi de İİK.105.maddesinde bahsi geçen geçici aciz belgesi niteliğinde görülmemiştir. İpoteğin paraya çevrilmesi sonucunda satış bedelinin ipotek bedelini karşılamadığı için verilen belge ise alacaklıya iptal davası açma hakkını değil, borçlunun diğer mallarını haczetme yetkisini ve borçlunun iflasını isteme hakkını verir.

Borçlunun aciz halinin gerçekleşmesi iptal davasının şart olup, mahkemece resen gözetilir. Bu nedenle mahkemece yapılacak iş, davacı alacaklıya dava şartını yerine getirmesi hususunda uygun bir mehilin verilmesi, sonucuna göre hükme varılmasından ibarettir. Bu hususlar üzerinde durulmadan davanın kabulü doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir…”

T.C. YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ E. 2001/2598 K. 2001/4758

24.10.2001

***BORÇLUNUN ANLAŞMALI OLARAK ALEYHİNE İCRA TAKİBİ BAŞLATILMASINI SAĞLAMASI KARŞISINDA BU İŞLEMLERİN DE İPTALİNİN İSTENEBİLECEĞİ ***

“…2010/7325 sayılı takip dosyası incelendiğinden davalı alacaklı şirket vekili ile borçlu şirket temsilcisi …’un icra müdürlüğüne 23.6.2010 tarihinde birlikte giderek takibi kesinleştirdikleri, …’un şirket borcuna kefil olduğu, hacizlere muvafakat ettiği, …’un haczedilen aracına yönelik alacaklı tarafından işlem yapılmadığı, … tarafından çeklerin hatır çeki olarak verildiği beyan edilmesine, çeklerin keşide tarihlerinde karalamalara olmasına ve çeklere dayalı takiplerin zamanaşımına uğramasına rağmen takiplerin iptali yönünden borçlu şirket tarafından işlem yapılmadığı 9.7.2013 tarihli Avukat Talih Uyar’dan alınan mütalaa içeriğinden de anlaşıldığı gibi dava konusu takiplerin zamanaşımına uğramasına rağmen borçlu tarafından takiplerin iptaline yönelik dava açılmadığı ve davalı 3. kişi …’in borçlu şirketin durumunu ve amacını bilebilecek olduğu anlaşılmaktadır.

Dosya içindeki maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirildiğinde davalılar arasındaki dava konusu çekler ile bu çeklere dayalı olarak yapılan icra takiplerinin İİK 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğu anlaşıldığından davacının takip konusu yaptığı alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak iptaline davalı 3.kişinin dava konusu icra takiplerinden yaptığı tahsilatların davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken mahkemece delillerin bu yönde değerlendirilmesine rağmen iptal yönünden talebin reddi isabetli görülmemiştir.Avukat Talih Uyar’dan alınan mütalaa içeriğinden de anlaşıldığı gibi dava konusu takiplerin zamanaşımına uğramasına rağmen borçlu tarafından takiplerin iptaline yönelik dava açılmadığı ve davalı 3.kişi …’in borçlu şirketin durumunu ve amacını bilebilecek olduğu anlaşılmaktadır…”

T.C. YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2013/17392 K. 2014/9848 T. 24.6.2014

***DAVA DİLEKÇESİNDE TASARRUFUN İPTALİ İÇİN GÖSTERİLEN HUKUKİ SEBEBİN HAKİMİ BAĞLAMAYACAĞI ***

“…Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır ( İİK.md.281 ). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir ( Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı ). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır. Ayrıca bu davaların görülebilmesi için, borcun tasarruf tarihindenönce doğmuş olması ve borçlu hakkında alınmış bir aciz belgesinin olması gerekir…”

T.C. YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2016/11306 K. 2019/7721

18.6.2019

***BORCUN ÇEK TARİHİNDEN ÖNCE DOĞDUĞU İDDİASININ ARAŞTIRILMASI GEREKTİĞİ ***

“…Somut olayda, dava koşulları yönünden incelendiğinde, borçlu hakkında takibin kesinleştiği, borçlu adresinde 12.12.2014 tarihinde yapılan haczin İİK’nun 105.maddesi anlamında aciz belgesi niteliğinde olduğu sabittir. Takip dayanağı çek 09.09.2014 tarihli olup tasarruf 10.06.2014 ve 18.06.2014 tarihlerinde gerçekleşmiştir. Ancak davacı alacaklı borcun çek tarihinden önce doğduğuna ilişkin olarak faturalara sunmuştur.

Yapılacak işi, tacir olan davacı alacaklı ve borçlunun ticari defterleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak takip konusu çeke dayalı bir alacağın doğum tarihinin tespit edilerek oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır…”

T.C. YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2016/11566 K. 2019/7261 T. 11.6.2019

***BORCUN İPTALİ İSTENEN TASARRUFTAN ÖNCE DOĞMUŞ OLMASININ DAVA ŞARTI OLDUĞU ***

“…Davalı …vekili, iptali istenen tasarrufun 03.08.2010 tarihinde yapıldığını, borcun doğum tarihinin ise 31.12.2010 tarihi olduğunu, iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılması hususlarının olması gerektiğini, bu yönü ile davanın red edilmesini, ayrıca asıl borçlu açısından usulüne uygun olarak aciz vesikası alınmasını, bunun mahkemeye ibraz edilmesini ibraz edilmediği taktirde dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davacının alacağına dayanak borcun doğum tarihinin 31.12.2010 tarihli banka kredi sözleşmesi olup davaya konu taşınmazın davalıya devir tarihi 3.8.2010 olduğunu, dolayısıyla davacının alacağına dayanak borcun tasarrufun iptaline konu taşınmazın devir tarihinden önce doğmadığından davacının davasının dava şartı oluşmadığından reddine karar verilmiş; hüküm, davacı …vekili tarafından temyiz edilmiştir.SONUÇ : davacı … vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA…”

T.C. YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2016/19381 K. 2019/5562

6.5.2019

***AYNI MAL HAKKINDA FARKLI ALACAKLILAR TARAFINDAN TASARRUFUN İPTALİ DAVASI AÇILMASI VE İHTİYATİ HACİZ ***

“…Şikayetçi vekili; İstanbul 20. İcra Müdürlüğünün 2009/10912 Esas sayılı dosyası ile borçlu hakkında icra takibi yaptıklarını, dosya borçlusunun alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla taşınmazı satması nedeniyle, tasarrufun iptali için Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/450 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, taşınmazın kaydına ihtiyati haciz konulduğunu, 23.05.2012 tarihinde davalarının kabul edildiğini ve ihtiyati hacizlerin kesin hacze dönüştüğünü, aynı borçlu hakkında alacağını davalıya temlik eden … Bank’ın Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/985 Esas sayılı dosyası ile aynı taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun iptali için dava açıldığını, 05.12.2008 tarihinde şikayet konusu taşınmazın ihtiyaten haczine karar verildiğini ve bu şikayetin 18.12.2012 tarihinde kabul edildiğini ve şikayet olunanın ihtiyati haczinin de bu tarihte kesin hacze dönüştüğünü, taşınmazın satışından elde edilen paranın tamamının kendi ihtiyati hacizlerin daha önce kesin hacze dönüşmesi nedeniyle kendilerine ödenmesi gerektiğini, şikayet olunanın takibinde İİK’nın 100. maddesinde aranmış koşullar sağlanmadığından şikayet olunanın garameten pay ayrılmasının mümkün olmadığını ileri sürerek İstanbul 20. İcra Müdürlüğünün 2009/10912 Esas sayılı dosyasında tanzim edilen sıra cetvelinin iptalini talep etmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle şikayet edilenin tasarrufun iptali davasının şikayetçinin davasından önce açılmış olması nedeniyle İİK’nın 100. maddesinin 1. fıkrasının 2 numaralı bendi nazara alındığında yapılan garame işleminin doğru olmasına göre, şikayetçi vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir…”

T.C.YARGITAY23. HUKUK DAİRESİE. 2016/3925K. 2019/3628

17.9.2019

***BORÇLUNUN ALACAĞINI ORTAĞINA TEMLİK ETMESİ***

“…Davacı vekili, davalı borçlu … Turizm İnş. ve Oto Kiralama Tic. Ltd. Şti aleyhine icra takibine geçildiğini, borçlunun takibe itiraz ettiğini, İstanbul 37. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/167- 2011/50 karar sayılı ilamı ile mahkemece itirazın iptaline takibin devamına karar verildiği, davalı borçlunun borcunu ödememek için İstanbul 38. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/170 – 2011/11 karar sayılı ilamı gereğince doğan alacaklarını şirket ortağı olan davalı …’a Beşiktaş 9. Noterliği’nin 03.02.2012 tarih, …,…yevmiye numaralı temlik sözleşmeleri ile temlik edildiğini beyan ederek söz konusu temliklerin iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı …vekili, müvekkilinin davalı borçlunun borçlarını ödediğini buna karşılık söz konusu temlikleri aldığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın kabulüyle davalılar arasında yapılan Beşiktaş 9. Noterliği’nin 03.02.2012 tarih, …,… yevmiye numaralı temliknameler ile yapılan tasarrufların iptaline karar verilmiş hüküm davalı …vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davalı …’ın davalı borçlunun ortağı olması sebebi ile davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişi olduğunun anlaşılmasına göredavalı …vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA …”

T.C. YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2016/15038 K. 2019/8178

17.9.2019

***ANAYASA MAHKEMESİ İİK 278 MADDESİNDEKİ “NESEBEN VEYA” İBARELERİNİ İPTAL ETTİ***

“…İtiraz konusu kuralda; karı ve koca ile usul ve füru, neseben veya sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dâhil) hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarrufların bağışlama gibi kabul edileceği öngörülmüştür. İtiraz konusu kural “… neseben veya …” ibaresidir.

İtiraz konusu kuralda; neseben üçüncü dereceye kadar (bu derece dâhil) hısımlar arasında yapılan ivazlı tasarrufların başka hiçbir koşula bağlı bulunmaksızın bağışlama gibi olduğu, aksinin iddiası ve ispatı mümkün olmayan bir olgu olarak kabul edilmiştir. Bu bakımdan tasarruf konusu malın değerinin tam olarak veya fazlasıyla ödenmiş olması, tasarruf işleminin borçlunun alacaklılarının da menfaatine bulunması, alacaklıların tasarruf işlemi dolayısıyla zarar görmemesi, alacaklıların alacağı tahsil ve cebri icra imkânlarının zorlaştırılmamış hatta kolaylaştırılmış olması sonucu değiştirmeyecektir. Neseben üçüncü dereceye kadar (bu derece dâhil) hısımlar arasında gerçekleşen ivazlı tasarruflara kesin olarak bağışlama sonucunu bağlayan itiraz konu düzenleme, taraflara belirtilen hususlarda iddia ve savunmada bulunma, bu hususların ispatı yönünden delil, bilgi ve belge sunma imkânı vermemektedir. Bu yönüyle mülkiyet hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında gözetilmesi gereken makul dengeyi malik aleyhine bozan düzenlemenin ulaşılmak istenen amaç ile orantılı olduğu söylenemez.

İtiraz konusu kural, kamu yararı ile kişisel yarar arasındaki dengeyi bozmak suretiyle mülkiyet hakkının ve hak arama özgürlüğünün ölçüsüz biçimde sınırlandırılmasına neden olmaktadır.

Açıklanan nedenlerle kuralda yer alan “…neseben veya …” ibaresi Anayasa’nın 13., 35. ve 36. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.11/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.”

http://kararlaryeni.anayasa.gov.tr/Karar/Content/699c6a9a-a364-4f21-a03d-162d33426479?excludeGerekce=False&wordsOnly=False

***TASARRUFUN İPTALİ DAVASININ BEDELE DÖNÜŞMESİ-BEDELİN TESPİTİ ***

“…İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde üçüncü kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın elden çıkardığı tarihteki gerçek değeridir.

Davalı borçlu ile davalı …arasında Dairemizin incelemesinden de geçmiş 2016/8488 Sayılı dosyadan ve dosya içerisindeki tapu evraklarına göre dava konusu gayrimenkul haricinde aynı gün davalı üçüncü kişiye gayrimenkul devirlerinin yapıldığı, 13.09.2013 tarihli tapu resmi senedinde davalı borçlunun temsilcisi olan dava dışı …’a vekaleten davalı …’ın satış işlemi yaptığı, davalı borçlunun temsilcisi ile davalı üçüncü kişi olan …’ın aynı sitede oturduğunun anlaşılmasına göre davalı üçüncü kişi olan …’ın davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişi olmasına, tapu bilgilerine göre dava konusu gayrimenkulün dava açılmadan önce dava dışı 4. kişiye devredildiğinin, davacı tarafından da dava dışı 4. kişinin davaya dahil edilmemiş olduğunun anlaşılmasına göre talebin bedele dönüşmesine, mahkemece dava konusu taşınmazların davalı 3. şahıstan dava dışı 4. şahsa satım tarihi olan 12.08.2014 tarihindeki emsal olabilecek satışlarda getirtilerek inşaat ve mülk bilirkişilerinden oluşan yeni bir bilirkişi heyeti ile keşif yapılıp rapor alınarak taşınmazın gerçek değeri nispetinde takip konusu alacak ve fer’ileri ile sınırlı olmak üzere tazminatla sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…”

T.C. YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2016/8487 K. 2019/3704

27.3.2019

***TASARRUFUN İPTALİNDE VEKALET ÜCRETİ VE HARCA ESAS DEĞERİN TESPİTİ ***

“…Tasarrufun iptali davasının kabulü halinde harç ve vekalet ücreti, takip konusu alacak ile iptal edilen tasarruf konusu şeyin değerinden hangisi az ise o değer üzerinden hükmedilir. Somut olayda davacının aciz vesikasına bağlanan alacağı 2.393.439 TL olup iptaline karar verilen taşınmazın gerçek değeri 370.000,00 TL olarak belirlenmiş olduğundan, dava konusu taşınmazın gerçek değeri olan 370.000,00 TL üzerinden harca hükmedilmesi gerekirken taşınmazın tapudaki değeri olan 175.000,00 TL üzerinden harca hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 Sayılı HMK.nıngeçiçi 3/2. maddesi delaletiyle 1086 Sayılı HUMK.nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir…”

T.C. YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2015/18679 K. 2018/12270

17.12.2018

……

“..Tasarrufun iptali davalarının esastan reddi halinde davalılar lehine dava konusu iptali istenilen tasarrufun değeri ile takip konusu alacak miktarından hangisi az ise o miktar üzerinden nisbi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekir.

Somut olayda iptali istenilen davalılardan …’a devredilen 19 parsel numaralı taşınmazın tasarruf tarihindeki değeri 550.000,00 TL., …’a devredilen taşınmazın tasarruf tarihindeki değeri ise 300.000,00 TL. Takip konusu alacak ise 1.400.000,00 TL olduğundan, miktarı az olan değerler üzerindennisbivekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile davalılar aleyhine olacak şekilde harca esas bedel olan 370.000,00 TL üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 Sayılı HMK’ningeçiçi 3/2 maddesi delaletiyle 1086 Sayılı HUMK’nin 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir…”

T.C. YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2016/18465 K. 2019/6617

22.5.2019

***SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNUN PRİM ALACAKLARINA İLİŞKİN AÇMIŞ OLDUĞU TASARRUFUN İPTALİ DAVALARINDA GÖREVLİ MAHKEME ***

“…Somut olayda, … 5. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 2013/379 Esas sayılı karar ile davanın reddine karar Yargıtay 17. Hukuk Dairesince” dava konusu olayda, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 88/19. maddesinde “Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil UsûlüHakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir.” denilerek bozulmuştur. Bu durumda davaya bakma görevinin … 2. İş Mahkemesine ait olduğu özel dairenin kabulündedir. Özel Dairenin bozma kararının mahkemeleri bağlayıcılığı özelliği vardır.

O halde uyuşmazlığın … 2. İş Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir…”

T.C. YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ E. 2019/2892 K. 2019/4647 1.7.2019


Avukat Asilcan Tuzcu Hukuk Bürosu

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Asilcan Tuzcu’ya aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Soru ve Yorumlar İçin Uyarı

Hukuki sorunlara dair her türlü görüş, yorum ve sorularınız bize iletmek için tıklayın.